Rabbimiz, mahlûkatın en şereflisi olarak yarattığı Ademoğlu’nun elest bezminde verdiği sözü unutmaması, yolunu şaşırmaması için peygamberler ve kitaplar göndermiştir. Son peygamber Hz. Muhammed (sav)’e de bir rahmet ve hidayet rehberi olarak Kur’an-ı Kerim’i göndermiştir. Ve nazil olmaya başladığı ilk günden itibaren Yüce Rabbimizin kelamı olan Kur’an-ı Kerim ezberlenmeye başlanmıştır. Kur’an’ın tamamını ezberleyene de hafız denilmiştir. Peygamberimiz (s.a.v.) bizzat hafız olup Asr-ı Saadet’ten günümüze kadar Kur’an-ı Kerim hafızların hıfzlarıyla taşınmıştır. Bu sebeple hafızlık müesseselerini necip milletimiz her daim koruyup gözetmiştir.
Hafızlar ve hafızlık müesseseleri 14 asırlık İslam medeniyetinde hep önemli bir yere sahip olmuştur. Çünkü hafız olmak, Kur’an’a tutunmak huzurun, rahmet ve bereketin kapılarını açar. Zira Kur’an insanlar için bir öğüt, gönüllerindeki sıkıntı ve darlık için bir şifa, inananlar için bir hidayet ve rahmet olarak gelmiştir. (Yunus,10/57) Hz. Peygamber (sav) Allah’ın kitabını okuyup müzakere edenlerin üzerlerine sekînet ineceğini, onların rahmetle kaplanıp, etraflarının meleklerle kuşatılacağını, Allah Teâlâ’nın da o kimseleri kendi nezdinde bulunanların arasında anacağı müjdesini haber vermiştir. (Müslim, Zikr 38) Bu bağlamda Kur’an’la hemhal olan kimseler imrenilecek, gıpta edilecek, keşke ben de bu kardeşim gibi olabilsem denilecek kimselerdir. (Buhari, İlim 15, Zekât 5)
Mümin Kur’an’la buluştuğu nispette imanın lezzetine varacaktır. Kur’an, mü‘mini ve mü‘minin hayata bakışını şekillendirir, siret ve sûretini tezyin eder. “Kur’an okuyan mü’min portakal gibidir: Kokusu hoş, tadı güzeldir. Kur’an okumayan mü’min hurma gibidir: Kokusu yoktur, tadı ise güzeldir. Kur’an okuyan münafık fesleğen gibidir: Kokusu hoş fakat tadı acıdır. Kur’an okumayan münafık Ebu Cehil karpuzu gibidir: Kokusu yoktur ve tadı da acıdır.” der Hz. Peygamber (sav). (Buhari, Et’ime 30; Fezailü’l–Kur’an 17, Tevhid 36)
Dünyada iyiliğin, güzelliğin, huzur ve mutluluğun egemenliği için Kur’an’la meşguliyetimizin daha çok olması gerekmektedir. Kur’an’dan yüz çevirmek sıkıntının ve darlığın sebebidir. Kur’an’ın rahmetinden uzak kalmış hane ve gönüller bir çöküntü içindedir. Buhran ve bunalım dolu bir hayatı yaşamanın ıstırabını yüklenmişlerdir. Bu kimseler huzur ve sekînete muhtaçtır. Peygamber efendimiz “Kalbinde Kur’an’dan bir şey bulunmayan kimse harap olmuş bir ev gibidir” buyurmuştur. (Tirmizi, Fezailü’l- Kur’an 18)
Çağımızın dünyevi yaşam dayatmalarına karşı, varlığı ve varlığın hakikatini idrak etmiş, ahlaklı, güvenilir, idealleri olan ve sorumluluk sahibi bireylerin yetişmesi için çocuklarımıza sağlıklı bir din eğitimi verilmesi zorunluluk olarak görülmelidir. Toplumun yücelmesi, ülkemizin madden ve manen kalkınması Kur’an’la bütünleşmiş ve peygamber (sav) ahlakını kuşanmış nesillerin yetişmesine bağlıdır. Böyle bir anlayışın filizlenmesi ortak yaşam alanımız dünyanın daha güvenli ve daha mâmur bir hal almasını da temin edecektir.
Tüm bu sebeplerle MÜSDAV olarak, hafızlık eğitimi almayı büyük bir nimet olarak telakki etmekteyiz. Hafızlar ve hafızlık hizmeti her zaman insanımız nezdinde müstesna bir konuma sahip olmuştur. Milletimiz bu lütfu ilahiye nail olmak için çocuklarını hafız yapmak, dünya ve ahiret bütünlüğünü sağlamak üzere Kur’an kursları açmış, Kur’an kurslarında okuyan yavrularımızın ihtiyaçlarını karşılamak için gece gündüz seferber olmuşlardır. MÜSDAV olarak biz de bu yola gönül vermiş çocuklarımıza “Bir Hafız Yetiştiriyorum” projesi ile katkı sunmayı amaçlıyoruz.
Peygamber efendimiz “Kalbinde Kur’an’dan bir şey bulunmayan kimse harap olmuş bir ev gibidir” buyurmuştur. (Tirmizi, Fezailü’l- Kur’an 18)